Dün itibari ile bitirmiş olduğum Susan Sontag'ın "Başkalarının Acısına Bakmak" kitabından ve kendisinden bahsetmek istiyorum.
Susan Sontag, 1933 New York doğumlu bir Yahudi. 2004 yılında yaşamını yitirmiş. Ancak geride bir dolu kitap ve makale bırakmış. Diğer kitaplarını da okuduğumda (umarım) haber veririm. S.Sontag daha çok savaş, pornografik edebiyat, AIDS ve fotoğrafçılık üzerine çeşitli dergilere makaleler yazmış. Ayrıca kendisi öykü-roman ve sinemacı olarak biliniyor.
Bu kitabına gelirsek, S.Sontag imgelerin insanların üzerindeki etkileri ve medyanın bu konudaki yerinden bahsediyor. Artık insanların savaş fotoğraflarından ya da savaşla ilgili televizyonlarda yayınlanan görüntülerden etkilenmediğinden sözediyor. Bu konuyla ilgili ne yazıkki kendimden bir örnek vereceğim. Her yemekte televizyon izleyen ben, akşam yemeklerinde haber kanallarını izlerim. Her akşam izlemeye alışık olduğumuz(?) terör, savaş ya da şehit ailelerinin ağıtları eşliğinde yemek yemeğe devam ederim. Neden sinirlerim bozulmaz? Neden isyan etmem?
S.Sontag bunun sebebinin (Amerika'da özllikle CNN'nin başını çektiği) insanların artık bu görüntülere doymuş olmasından dolayı kaynaklandığını söylüyor.
İlk savaş fotoğrafçılığı Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz ordusunu cephe dışında fotoğraflanarak başlamıştır. Ancak o zamanlar bugünki gibi Amerikan askerlerinin Irak'taki sivilleri kurşuna dizerkenki gibi çekimler yapılmamış tabi. İngliz askerleri yemek yerken, kendi aralarına sohbet ederken ya da kutlama yaparkenki görüntüleri bulunmaktadır.
Pek çok insana göre dönüm noktası olan (savaş fotoğrafçılığında) Robert Capa'nın 1936 yılında İspanya İçsavaşı'nda çekmiş olduğu Cumhuriyetçi askerin ölüm anını gösteren fotoğraftır.(Fotoğrafın hala gerçek mi yoksa kurgu mu olduğu belli değildir)
Susan Sontag, 1933 New York doğumlu bir Yahudi. 2004 yılında yaşamını yitirmiş. Ancak geride bir dolu kitap ve makale bırakmış. Diğer kitaplarını da okuduğumda (umarım) haber veririm. S.Sontag daha çok savaş, pornografik edebiyat, AIDS ve fotoğrafçılık üzerine çeşitli dergilere makaleler yazmış. Ayrıca kendisi öykü-roman ve sinemacı olarak biliniyor.
Bu kitabına gelirsek, S.Sontag imgelerin insanların üzerindeki etkileri ve medyanın bu konudaki yerinden bahsediyor. Artık insanların savaş fotoğraflarından ya da savaşla ilgili televizyonlarda yayınlanan görüntülerden etkilenmediğinden sözediyor. Bu konuyla ilgili ne yazıkki kendimden bir örnek vereceğim. Her yemekte televizyon izleyen ben, akşam yemeklerinde haber kanallarını izlerim. Her akşam izlemeye alışık olduğumuz(?) terör, savaş ya da şehit ailelerinin ağıtları eşliğinde yemek yemeğe devam ederim. Neden sinirlerim bozulmaz? Neden isyan etmem?
S.Sontag bunun sebebinin (Amerika'da özllikle CNN'nin başını çektiği) insanların artık bu görüntülere doymuş olmasından dolayı kaynaklandığını söylüyor.
İlk savaş fotoğrafçılığı Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz ordusunu cephe dışında fotoğraflanarak başlamıştır. Ancak o zamanlar bugünki gibi Amerikan askerlerinin Irak'taki sivilleri kurşuna dizerkenki gibi çekimler yapılmamış tabi. İngliz askerleri yemek yerken, kendi aralarına sohbet ederken ya da kutlama yaparkenki görüntüleri bulunmaktadır.
Pek çok insana göre dönüm noktası olan (savaş fotoğrafçılığında) Robert Capa'nın 1936 yılında İspanya İçsavaşı'nda çekmiş olduğu Cumhuriyetçi askerin ölüm anını gösteren fotoğraftır.(Fotoğrafın hala gerçek mi yoksa kurgu mu olduğu belli değildir)
İkinci Dünya Savaşı'na gelindiğinde ise Nazilerin, Yahudilere yapmış oldukları işkenceler, gaz odaları, kemik yığınları gibi türlü fotoğraflar yayınlanmaya başlandı. Vietnam, İsrail-Filistin ve son olarakta (ki son olmayacak. Rusya - Gürcistan savaşını da bu listeye ekleyebiliriz) Irak savaşlarındaki görüntüler eklenmiştir.
Televizyonunda hayatımıza girmesiyle birlikte görüntüler "an"lık olmaktan çıkıp, en gerçekçi haliyle akşam yemeklerimizde bize eşlik etmektedir.
Peki medya hem bizi bu görüntülerle doldurmadan, hem de asıl işleri olan "haber etmeyi" nasıl yapmalıdırlar? Açıkçası bunu cevaplayacak yeterli bilgiye sahip değilim. Belki bu konuda da bir kaç şey okuduktan sonra kendimce bir cevabım olabilir.
Son olarak kitabın ek bölümünde Alman Yayıncılar Birliği'nin Frankfurt Barış Ödülüne laik gördüğü S.Sontag'ın ödül töreninde yapmış olduğu konuşmanın metini yer alıyor. Metinde Amerika ile Avrupa arasındaki farklar ve neden bir araya gelememeleri üzerine. Bence gayet açık ve iyi düşünülmüş düşünceleri barındırıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder